ABD Menşeli Olmayan Ürünlere EK MALİ YÜKÜMLÜLÜK, EMY Cezaları Yabancı Yatırımcıları Korkuttu.

Ticaret Bakanlığı’nın ABD Menşeli olmayan ürünlere EK MALİ YÜKÜMLÜLÜK, EMY Cezaları Yabancı Yatırımcıları Korkuttu. 

Türkiye’nin ABD menşeili olan ürün ithalatına ek mali yükümlülük getirmesi sonrası, ABD çıkışlı olmayıp ABD menşeili olmayan ürünlerden ithalat esnasında kanunen gerekli olmamasına rağmen, menşe ispatı istemesi, ithalatçıları zor durumda bıraktı. Çok yüksek rakamlarda cezalar düzenlendi…

2018/11973 sayılı ABD Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar’da ABD menşeli olmayan eşyalar için Ek Mali Yükümlülük muafiyeti için ithalat esnasında Menşe Şahadetnamesi ibrazına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmuyor. Ayrıca Menşe Şahadetnamesi ibrazına ilişkin yayımlanmış uygulama tebliği de yok.  

Davaların çok büyük oranda ithalatçı lehine sonuçlandığını dile getiren sektör temsilcileri, uygulamanın devlet için zaman ve maddi kayıp şirketler için ise zaman kaybına yol açtığını belirterek, yabancı yatırımcıların böylesine keyfi düzenlenen cezalar nedeniyle Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülkeler arasında görmemeye başladığına dikkat çekiyor. İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği de,Ticaret Bakanlığı’nı uygulamayı yeniden gözden geçirmesi talebinde bulundu.

 

21.06.2018 tarihinde, 18/11973 sayılı kararla, bazı ürünlerin ABD menşeli olanların ithalatında çeşitli oranlarda Ek Mali Yükümlülük (EMY) vergisi getirilmişti, ancak ABD menşeli olmayanların ithalatında menşe tespitinin nasıl yapılacağı belirtilmemişti. Mevzuat gereği de Menşe Belgesi veya her hangi bir evrak da istenmemişti. Ta ki; 24.05.2019 tarihinde Gümrük Yönetmeliğinde değişiklik yapılana kadar. Bu tarihte yapılan değişiklik ile EMY, İGV ve Ticaret Politikası Önlemlerine tabi ürünlerin ithalatında menşe belgesi zorunlu tutulmuştu. Artık EMY vergisine tabi ürün ithal ederken, ürünün ABD menşeli olmadığını ispat etmek için Menşe Şahadetnamesi Gümrük İdareleri tarafından istenir duruma gelmişti. Sonuç olarak Gümrük İdareleri, Yönetmelik değişikliğini, Anayasanın geçmişe yürümezlik ilkesini ihlal ederek 3 yıl öncesine cezalar düzenliyorlar.

24.05.2019 tarihinden önce Gümrük Mevzuatı’na uygun şekilde işlem gören İthalatlar için yapılan bu uygulama, hukukun genel prensiplerine aykırı bir biçimde “yönetmelik maddesi geriye doğru işletilerek” uygulanmıştır. İthalat işlemlerinin yapıldığı tarihte özellikle 2018/11973 sayılı karar kapsamındaki ürünler için, yürürlükte bulunan gümrük mevzuatı açısından bir menşe tevsik edici belgenin (Menşe Şahadetnamesi, ihracatçı beyanı, tedarikçi beyanı, uzun dönem tedarikçi beyanı) aranmayacağı açıkça belirtilmesine rağmen bu belgenin ibraz edilmemesi gerekçe gösterilerek düzenlenen bu ek tahakkuk ve ceza kararı hukuka aykırıdır.

  • Geçmişe Yürümezlik İlkesi

Ek tahakkuk ve ceza kararına konu beyannameler için gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte eşyanın menşeinin ibrazının zorunlu olduğuna ilişkin gerek Gümrük Yönetmeliğinde gerekse 2018/11973 sayılı Kararda bir hüküm bulunmamaktadır.

  • Anayasa 38. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 190. madde

Söz konusu ek mali yükümlülük, karar eki ABD menşeli eşyalara uygulanmaktadır. Oysaki ek tahakkuk ve cezaya konu edilen beyannamelerin kalemlerini oluşturan eşyalar ABD menşeli değildir; dolayısıyla da Ek Mali Yükümlülüğe tabi değildir. Anayasa Mahkemesi 27 Haziran 2018 tarihli ve 30461 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 17.05.2018 tarih ve 2015/19616 sayılı kararla idari cezalarda da masumiyet karinesine göre hareket edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Dolayısı ile burada ispat yükümlülüğü HMK 190. Maddeye istinaden gümrük idaresindedir ve ispat edilemeyen bir kabahate ceza kesilemez. 

Ayrıca aynı konuda, Adli Makamlara intikal eden olaylarda, Mahkemeler, uyuşmazlık konusu olayda yer verilen 4458 sayılı Gümrük Kanununun 65. Maddesindeki düzenleme bağlamında söz konusu eşyaların usulüne uygun ithal edildiği, akabinde eşyanın ABD menşeli olduğu yönünde davalı idarenin somut bir tespitinin yahut incelemesinin bulunmamasına rağmen sadece eşyanın menşeine ilişkin verilmesi gerekli olduğu ileri sürülen belgelerin sunulmadığından hareketle söz konusu eşyaların ABD menşeli olduğunun, tamamen varsayım üzerine düzenlenen ek tahakkuk ve ceza kararlarının idare tarafından sübjektif bir yoruma dayandığını ve iptal edilmesine hükmetmiştir.

Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki; araştırılmadan, tespit yapılmadan, haklı gerekçelerle desteklenmeden düzenlenen keyfi cezalar, yatırımcıları, sanayicileri özellikle yabancı sermayeli firmaları gerçekten zor duruma sokmuştur. Bu uygulamada ısrar edilmesi yabancı sermayeli firmaların yatırımlarını Türkiye’den çekmesiyle sonuçlanırsa, bunun sonucu ülke ekonomisi için ağır sonuçlar doğuracağı açıktır.

Mehmet Sinan ÇALIK

İstanbul, 16 Eylül, 2021